bugün
- integralin müfredettan kaldırılması13
- anın görüntüsü22
- icardi19059
- ideal duş alma sıklığı8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi21
- evlilik14
- patiswiss9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım24
- artificialintelligence11
- erkeğe ne hediye alınır10
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı22
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- sitede birine sövseniz entry 3 gün kalıyor8
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- futbolcu ismiyle nick almak9
- uzağı göremeyen insan19
- bir şarkı sözü der ki10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız10
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- ali erbaş12
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- istanbul suriyenin başkentidir12
- türkiyede çok abartılan arabalar18
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- sözlük kızlarının don renkleri10
- kanınıza rengini verir misiniz14
- aristoteles'in orta yolu10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız8
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
entry'ler (39730)
ilk tanışmam 1978 senesinde oldu burayla. 2008'de battığında neyse, o zamanlar da öyleydi. Altındaki dubalar 10-15 senede bir, o da anca paslanıp da su almaya başlayınca değiştirilirdi. batacağı biliniyordu, yenisinin getirilmesi düşünülüyordu ki; pof, battı!
*
eskiden... sabahları yolcu çıkışında, kadıköy'den gelenlerin okunmuş gazeteleri küçük çocuklarca toplanırdı meselâ. bu çocukları da civardaki gazete bayileri gönderir, böylece topladıkları gazeteleri ana bayiye iade diye yazarlar, iyi de para kazanırlardı o günlerin parasıyla. normalde sattıkları gazete başına %3-4 gibi bir kâr ettikleri düşünülürse, bahis konusu gazete miktarı da yüzlerce olunca ortada net %100 kâr var, azımsamamak gerek.
burhan pazarlama'nın henüz köprü çıkışında son model bagajından değil, vapurda "şu elimde görmüş olduğunuz"la başlayarak satış yaptığı yıllardı o zamanlar.
13 yaşındayken ortaokula gidiyordum kadıköy'den yeşilköy'e. eminönü iskelesi (kadıköy-eminönü hattı) çalışmadığından, mecburen galata köprüsü'nü yürürdüm. üçkağıtçılar vardı meselâ köprünün üzerinde. bi' sahici üçkağıtçılar vardı, bir de üçkağıtçılık adı altında tantanacılıkla yankesiciliği harmanlayıp kolaj çalışması yapanlar vardı. Aradaki fark büyüktü! sahici üçkağıtçılar adam gibi adamdı. cebindeki para senindi ve istediğin kadarını oraya yatırmak senin elindeydi. Oysa kolajcılar... acımasızlığın ne denli insanlık dışı olabileceğinin suretiydiler birer birer. üçkağıtçı oyunu kurar, oyuncular ve ekipten adamlar tezgahı sarar, tantanacılar kendi aralarında kavgayı başlatırlar, kurban ayırmaya kalkar, yankesiciler de görevlerini yapıp ellerinde, ceplerinde ne varsa hepsini götürürlerdi 10-15 saniye içerisinde. geriye ağlamaklar, sızlamaklar, dükkânın hasılatını kancığa kaptıranlar. bir dolu hüzün hikayesi.
*
akşamları gece 10'dan sonra, yarım ekmeğe at eti satılırdı iskelenin önünde. üç tekerlekli, camekanlı arabasının camında kötü bir türkçeyle "yarım ekmek küheylan 10 lira" yazardı bunların. bir nevi doğaldı yani bunu satmak. kimse yadırgamazdı. eminönü'deki büfelerin, insanların iş çıkışı vakti, üç tane sırf soğan/domates, kırmızı biber ve bol tuzlu sıfır kıyma lahmacunu 5 liraya sattıklarını biliyorsanız, çok da pahalı değildi yani yarım ekmek at eti. ben de yedim bi' çeyrek ama sadece bir ısırık. iğrenç değildi yok, çok sertti eti. çiğne çiğne geçmiyordu boğazımdan. 13 yaşında çocuksun işte. nereden bileceksin küheylanın ne olduğunu!?
*
-özel bölüm-
12 eylül sonrası çok dipçik yedi o iskelenin çıkışında insanlar. askere gelmeden önce köyünden dışarı çıkmamış, 20 yaşında eline g3 verilmiş, şehirdekilere düşman zırcahil köpekler tarafından dipçiklendiler. öyle "onlar da emir kuluydular, asıl emir veren suçlu" filan diyenler olur, hep oldu. yok, öyle olmadı o iş. yüzlerindeki hıncı okudum ben o yaşta. ben kimdim ki? nice değerli insan okudu onların hıncını. nice kadın, nice erkek, nice bebe okudu.
-özel bölüm-
*
eskiden... sabahları yolcu çıkışında, kadıköy'den gelenlerin okunmuş gazeteleri küçük çocuklarca toplanırdı meselâ. bu çocukları da civardaki gazete bayileri gönderir, böylece topladıkları gazeteleri ana bayiye iade diye yazarlar, iyi de para kazanırlardı o günlerin parasıyla. normalde sattıkları gazete başına %3-4 gibi bir kâr ettikleri düşünülürse, bahis konusu gazete miktarı da yüzlerce olunca ortada net %100 kâr var, azımsamamak gerek.
burhan pazarlama'nın henüz köprü çıkışında son model bagajından değil, vapurda "şu elimde görmüş olduğunuz"la başlayarak satış yaptığı yıllardı o zamanlar.
13 yaşındayken ortaokula gidiyordum kadıköy'den yeşilköy'e. eminönü iskelesi (kadıköy-eminönü hattı) çalışmadığından, mecburen galata köprüsü'nü yürürdüm. üçkağıtçılar vardı meselâ köprünün üzerinde. bi' sahici üçkağıtçılar vardı, bir de üçkağıtçılık adı altında tantanacılıkla yankesiciliği harmanlayıp kolaj çalışması yapanlar vardı. Aradaki fark büyüktü! sahici üçkağıtçılar adam gibi adamdı. cebindeki para senindi ve istediğin kadarını oraya yatırmak senin elindeydi. Oysa kolajcılar... acımasızlığın ne denli insanlık dışı olabileceğinin suretiydiler birer birer. üçkağıtçı oyunu kurar, oyuncular ve ekipten adamlar tezgahı sarar, tantanacılar kendi aralarında kavgayı başlatırlar, kurban ayırmaya kalkar, yankesiciler de görevlerini yapıp ellerinde, ceplerinde ne varsa hepsini götürürlerdi 10-15 saniye içerisinde. geriye ağlamaklar, sızlamaklar, dükkânın hasılatını kancığa kaptıranlar. bir dolu hüzün hikayesi.
*
akşamları gece 10'dan sonra, yarım ekmeğe at eti satılırdı iskelenin önünde. üç tekerlekli, camekanlı arabasının camında kötü bir türkçeyle "yarım ekmek küheylan 10 lira" yazardı bunların. bir nevi doğaldı yani bunu satmak. kimse yadırgamazdı. eminönü'deki büfelerin, insanların iş çıkışı vakti, üç tane sırf soğan/domates, kırmızı biber ve bol tuzlu sıfır kıyma lahmacunu 5 liraya sattıklarını biliyorsanız, çok da pahalı değildi yani yarım ekmek at eti. ben de yedim bi' çeyrek ama sadece bir ısırık. iğrenç değildi yok, çok sertti eti. çiğne çiğne geçmiyordu boğazımdan. 13 yaşında çocuksun işte. nereden bileceksin küheylanın ne olduğunu!?
*
-özel bölüm-
12 eylül sonrası çok dipçik yedi o iskelenin çıkışında insanlar. askere gelmeden önce köyünden dışarı çıkmamış, 20 yaşında eline g3 verilmiş, şehirdekilere düşman zırcahil köpekler tarafından dipçiklendiler. öyle "onlar da emir kuluydular, asıl emir veren suçlu" filan diyenler olur, hep oldu. yok, öyle olmadı o iş. yüzlerindeki hıncı okudum ben o yaşta. ben kimdim ki? nice değerli insan okudu onların hıncını. nice kadın, nice erkek, nice bebe okudu.
-özel bölüm-
ahlaktı, inançtı, güvendi... bırak bir kenara! bunlar tanrıya inananlar için bahane. öbür tarafta görürler zaten cezasını ya da hediyesini.
koldu, bacaktı, çüktü, memeydi... bunlar da fasa fiso! çok maddeseller.
***
opsss!
* çalışan, tüm fonksiyonlarını yerine getirmeye motorlaştırılmış bir 'beyin' çok hoşuma giderdi ama bende yok.
* etrafında yaşanan her türlü pisliğe rağmen, tüm olanları sükunetle karşılayacak sağlam bir 'mide'. hayır, o da bende yok.
* safça adalete inanmış birisinin, o safça anlayışıyla ve hala daha bugünkü sisteme dayanmasının sebebi: 'dürüstlük!'
* leş gibi semtlerde ya da ne bileyim, leş gibi mahallelerde yaşayanların, orayı kendilerininmiş gibi 'sahiplenme'si:
(duvar yazısı: ''semt bizim, ev kira'') tam öküzlük, ekleyeyim.
* o her gün, belki de zamanladığın veya ansızın gelen barsak seslerinden sonra çıkarmak istediğin nesneyi, senin bir parçan olarak gören ve başarıyla o görevi yerine getiren götün. işte o bende ve herkeste var!
teşekkürler...
koldu, bacaktı, çüktü, memeydi... bunlar da fasa fiso! çok maddeseller.
***
opsss!
* çalışan, tüm fonksiyonlarını yerine getirmeye motorlaştırılmış bir 'beyin' çok hoşuma giderdi ama bende yok.
* etrafında yaşanan her türlü pisliğe rağmen, tüm olanları sükunetle karşılayacak sağlam bir 'mide'. hayır, o da bende yok.
* safça adalete inanmış birisinin, o safça anlayışıyla ve hala daha bugünkü sisteme dayanmasının sebebi: 'dürüstlük!'
* leş gibi semtlerde ya da ne bileyim, leş gibi mahallelerde yaşayanların, orayı kendilerininmiş gibi 'sahiplenme'si:
(duvar yazısı: ''semt bizim, ev kira'') tam öküzlük, ekleyeyim.
* o her gün, belki de zamanladığın veya ansızın gelen barsak seslerinden sonra çıkarmak istediğin nesneyi, senin bir parçan olarak gören ve başarıyla o görevi yerine getiren götün. işte o bende ve herkeste var!
teşekkürler...
VI
Buranın düzenini ezip geçen haşmetli yaşamdan arta kalan, sadece keçi yollarıyla kazınmış bayırdı.
geçtin.
insana insanca davranan insanları sorar olduk, onlar zaten göçmüştüler.
Sana kalan iktidar hırsı;
bana?
Buranın düzenini ezip geçen haşmetli yaşamdan arta kalan, sadece keçi yollarıyla kazınmış bayırdı.
geçtin.
insana insanca davranan insanları sorar olduk, onlar zaten göçmüştüler.
Sana kalan iktidar hırsı;
bana?
v
farz et ki; ellerin ikiye, bacakların ikiye, beynin ikiye ayrılmış. keza böbreklerin de.
n'apardın? akıl ziyanı... başka bir şey değil! kalp de!
düşünmezdim örnekse. ikiye bölüneceğimi bilirdim.
zarar! külliyen israf. beynimizden geçen her düşüncenin birer elektron taneciğinin oluşturduğunu muhtemelen en ilkel toplumlarda yaşayanların bile bildiğinin farkındayız.
*
kaleyi tuttur, gol olur! kaça ayrılırsan ayrıl, o top kaleyi bulacak. kimsenin seni ayırmasına izin verme.
(öğrencilerime...)
farz et ki; ellerin ikiye, bacakların ikiye, beynin ikiye ayrılmış. keza böbreklerin de.
n'apardın? akıl ziyanı... başka bir şey değil! kalp de!
düşünmezdim örnekse. ikiye bölüneceğimi bilirdim.
zarar! külliyen israf. beynimizden geçen her düşüncenin birer elektron taneciğinin oluşturduğunu muhtemelen en ilkel toplumlarda yaşayanların bile bildiğinin farkındayız.
*
kaleyi tuttur, gol olur! kaça ayrılırsan ayrıl, o top kaleyi bulacak. kimsenin seni ayırmasına izin verme.
(öğrencilerime...)
"hassiktir!"
türkçe ağlıyor
allah belanızı vermesin... e mi
allah belanızı vermesin... e mi
galiba şu anda ölü o... öldüğüne sevindiğim nadir insanlardan.
bizim kültürümüzde ölünün arkasından kötü konuşmak her ne kadar doğru olmasa da, iyi ki öldü. hatta bi ara allah a bile inandım. demek ki hep iyiler ölmüyor diye.
bir bu, bir penguen, bir de bugünlerde yaşayan pezevenk.
aa aaa! pezevenk mi...
kim o ayol!
bizim kültürümüzde ölünün arkasından kötü konuşmak her ne kadar doğru olmasa da, iyi ki öldü. hatta bi ara allah a bile inandım. demek ki hep iyiler ölmüyor diye.
bir bu, bir penguen, bir de bugünlerde yaşayan pezevenk.
aa aaa! pezevenk mi...
kim o ayol!
ıv
dünya ne güzel
sanki arkadaşımmış
bazen seviyorum
çoğu kırıyor
kalp hiç kırılır mı
dünya ne güzel
sanki arkadaşımmış
bazen seviyorum
çoğu kırıyor
kalp hiç kırılır mı
III
birincik: ben
ikincik: elbette sen
Üçüncük: Allah
dördüncük: el
Beşincik: peygamber
Yedincik: öküz
Dokuncuk: bu!
"veleddâlin, âmin"
birincik: ben
ikincik: elbette sen
Üçüncük: Allah
dördüncük: el
Beşincik: peygamber
Yedincik: öküz
Dokuncuk: bu!
"veleddâlin, âmin"
II
Elleri gökyüzüne
Yüzü suretime gülümserdi
Bir kokusu vardı
Miskiamber kokardı
ismini duydum muydu
Kıvrılıp uyurdum kedimin götünde
Mışıııl da mışıl...
gariiip de garip.
Mırmırlayıp... Gırgırlayıp.
(ce.a)
Elleri gökyüzüne
Yüzü suretime gülümserdi
Bir kokusu vardı
Miskiamber kokardı
ismini duydum muydu
Kıvrılıp uyurdum kedimin götünde
Mışıııl da mışıl...
gariiip de garip.
Mırmırlayıp... Gırgırlayıp.
(ce.a)
I
Evrene biz de bir nefes üfledük
Nereye gidecek bilmez idük
Dün yoktuk
Yarın da yok
Ömrümüzün dününü eyyu yaşaduk
Kaç insan var gördük
Kötüsü vardıysa da içinde
Biz iyisini hep önce gömdük
Evrene bir nefes üfledük
Nereye gidecek hiç bilmedük
(ce.a)
Evrene biz de bir nefes üfledük
Nereye gidecek bilmez idük
Dün yoktuk
Yarın da yok
Ömrümüzün dününü eyyu yaşaduk
Kaç insan var gördük
Kötüsü vardıysa da içinde
Biz iyisini hep önce gömdük
Evrene bir nefes üfledük
Nereye gidecek hiç bilmedük
(ce.a)
"türk müziğinin es geçtiği, daha doğrusu kaçırdığı insanlardandır."
diyebilecek cesaret ya da cüret, ilk önce kendi "türk müziği" seçimlerinden ötürü sorgulaması gerekir. Örnekse, grubun kendi arkadaşlarından:
* duygu karpuz / özlem tekin
* gül ağrıca
* ebru bank / buket doran
* şebnem ferah
Kalanlar kim?
Kimse kimseyi hiçbir şeyden kaçırmadı. Herkes kendi yolunu seçti, çocuk filan bile yaptılar bazıları.
diyebilecek cesaret ya da cüret, ilk önce kendi "türk müziği" seçimlerinden ötürü sorgulaması gerekir. Örnekse, grubun kendi arkadaşlarından:
* duygu karpuz / özlem tekin
* gül ağrıca
* ebru bank / buket doran
* şebnem ferah
Kalanlar kim?
Kimse kimseyi hiçbir şeyden kaçırmadı. Herkes kendi yolunu seçti, çocuk filan bile yaptılar bazıları.
Senin o "hayla" diye başlayan entrysine sokayım ablam! Ne güzel Türkçen ve ingilizcen karma karışık lan...
O bilgiler de bir tarafına girsin. Çok ayıp! Etme!!!
O bilgiler de bir tarafına girsin. Çok ayıp! Etme!!!
Şu dikkatimi çekti afedersiniz: Verenlerin hemen hepsi erkek lan!
Not:
Girilere gönderme yapmadım. Öyle çünkü. Bir Türkiye gerçeği
Not:
Girilere gönderme yapmadım. Öyle çünkü. Bir Türkiye gerçeği
Anamızdaki ufacık bir su haznesinden geldik dünyaya, iki metrekare toprağa gideceğiz gene dünyada.
***
Konumuz: Öldükten sonra dikkat edilecek hususlar:
- Madde I; Gömülürken kontrol etmeyi ihmâl etmeyin:
a. Pamuk mu yoksa silikon mu seçtiniz?
a.1
Pamuk, biliyorsunuz lifli bir madde. Öldüğünüz zaten sıçtığınız anlamına geliyor; hem koku yapar hem de ahirette sizi kötü bir intiba yaratmış olarak iz bırakır. Yapmayın; silikonu ilk olarak vasiyetinize yazın. Yapışkandır, göt bağımlısıdır, ne bu hayatta ne de ölümde kıçınızdan ayrılmaz; vefalıdır.
a.2
Kefen meselesine gelelim. Cepsiz olmasına gerek yok. Direkt ceplileri ve daha renkli kumaşları deneyin. Zira öbür tarafta da "Yaratan"ın bir şekilde geçinmesi gerek. Hatta seni peygamber bile yapabilir ama güzel ve içli bir şey söylersen.
(Ben beyaz benekli mor seçtim örnekse)
a.3
- Yüzünüz ve vücudunuz Kâbe'ye bakıyor mu! Ölmeden önce gömücülere söyleyin bunu zira, toprak altında çok zor ölüyü çevirmek. Onca çapraz tahta, onca toprak baskısı... ve onca ölmek! Cidden sorun yani. Emekçilerden yanayız.
a.4
Mezarınızı hemen yaptırmasınlar.
Bazıları içki içsin, sizi sevenler!
Bazıları üstünüze işeyebilsinler, sevmeyenler!
(*Bu memlekette, Can Yücel'in mezarına gidip, mezar taşını kırıp, üstüne o sikindirik sidiğini bırakan acizler var!*)
a.5
Nekrofili! Ki, bu çok önemli!!!
En çok bizim yaşadığımız ülkede var bu hastalık. Pamuk değil abi; direkt ve hemen soğuyan maddeler lâzım bize;
Çükünde hemen patlayacak yani.
***
Evet; yaşadığımız ülke bu denli sapık! Siz me sanmıştınız?
***
Konumuz: Öldükten sonra dikkat edilecek hususlar:
- Madde I; Gömülürken kontrol etmeyi ihmâl etmeyin:
a. Pamuk mu yoksa silikon mu seçtiniz?
a.1
Pamuk, biliyorsunuz lifli bir madde. Öldüğünüz zaten sıçtığınız anlamına geliyor; hem koku yapar hem de ahirette sizi kötü bir intiba yaratmış olarak iz bırakır. Yapmayın; silikonu ilk olarak vasiyetinize yazın. Yapışkandır, göt bağımlısıdır, ne bu hayatta ne de ölümde kıçınızdan ayrılmaz; vefalıdır.
a.2
Kefen meselesine gelelim. Cepsiz olmasına gerek yok. Direkt ceplileri ve daha renkli kumaşları deneyin. Zira öbür tarafta da "Yaratan"ın bir şekilde geçinmesi gerek. Hatta seni peygamber bile yapabilir ama güzel ve içli bir şey söylersen.
(Ben beyaz benekli mor seçtim örnekse)
a.3
- Yüzünüz ve vücudunuz Kâbe'ye bakıyor mu! Ölmeden önce gömücülere söyleyin bunu zira, toprak altında çok zor ölüyü çevirmek. Onca çapraz tahta, onca toprak baskısı... ve onca ölmek! Cidden sorun yani. Emekçilerden yanayız.
a.4
Mezarınızı hemen yaptırmasınlar.
Bazıları içki içsin, sizi sevenler!
Bazıları üstünüze işeyebilsinler, sevmeyenler!
(*Bu memlekette, Can Yücel'in mezarına gidip, mezar taşını kırıp, üstüne o sikindirik sidiğini bırakan acizler var!*)
a.5
Nekrofili! Ki, bu çok önemli!!!
En çok bizim yaşadığımız ülkede var bu hastalık. Pamuk değil abi; direkt ve hemen soğuyan maddeler lâzım bize;
Çükünde hemen patlayacak yani.
***
Evet; yaşadığımız ülke bu denli sapık! Siz me sanmıştınız?
Danimarka'da evlenmiştir ve kocasıyla gitmiştir. N'oldu, zoruna mı gitti?
1987...
Yozgat/Yerköy ilçe jandarma bölük komutanlığı'nda geçici karakol komutanlığı yapıyorum. Üstler aynı anda izne çıkmışlar, görev de bana kalmış.
Öğrencilerim aradı, dediler ki; "hocam sizi ziyarete geleceğiz, olur mu?" Askerlik bu! Memleketine ilişkin her şeyi özlüyorsun.
Dedim; "elbet, ne zaman isterseniz!"
Ertesi gün haydarpaşa'dan bilet almışlar üç çocuğum, yola koyulmuşlar. Dörtlü bir kompartımanı paylaşıyorlar ama biri, yaşlı bir amcaları. Gebze'yi geçince, amcam açmış bohçasını, içinden çıkarmış soğanla ekmeğini, hatır hutur ısıra ısıra yemeye başlamış soğanını. Bir yandan da ekmeğini... sarımsak kırdığından başlıkta bahsedemedim, sınır var, biliyorsunuz başlıkta.
Yemek faslı bitince, bir de üstüne kısa maltepe sigarası! Oh... uykusu da gelmesin mi! Çıkarmış ayakkabılarını, sızıvermiş oracıkta. Çocuklarım da yorulmuşlar, onlar da uykuya dalmışlar
Elbet... iki paket bisküvi, üç de süt içtikten sonra.
Ha bir de amcanın gece uyurken osurduğundan, horul horul horladığından; çocukların korkup, üçünün birden kompartımandan kaçtıklarından bahsedecektim ama vaktinizi almayayım.
Yerköy'de ben karşıladım onları. Bölüğe gittik, öğlen yemeğimizi
Birlikte yedik. Bir otele yerleştirdim, "akşam görüşmek üzere" dedim...
Hayat çok kısa.
iki sene sonra, bu çocuklarımdan birini kaybettim; alerjik sinüzitten. Biri şu anda paris'te, bir café işletiyor, hâli vakti yerinde. Diğeri, izmir'de bir sokakta takı satıyor karısıyla birlikte.
2021...
Ben hocalık yapıyorum, avcılar'ın bir köşesinde. 2019 senesinin, istanbul için söylüyorum, en başarılı antrenörüyüm. (Üç ikincilik, bir küme yükseltme, bir de kurulduğundan beridir ilk defa bir ortaokulu şampiyon yapmak bazında)
Onlar gibi öğrencilerim sayesinde oldu işte tüm bunlar. Her be kadar ben de elbet onlara iyi davransam da, onlar da bana hep ama hep vefakâr oldular.
Kalan ikisiyle hâlâ daha görüşüyorum. Gideni de her ay mezarında öpüyorum.
Vefa iyidir. Ve geçici değildir.
-ergun'a-
Yozgat/Yerköy ilçe jandarma bölük komutanlığı'nda geçici karakol komutanlığı yapıyorum. Üstler aynı anda izne çıkmışlar, görev de bana kalmış.
Öğrencilerim aradı, dediler ki; "hocam sizi ziyarete geleceğiz, olur mu?" Askerlik bu! Memleketine ilişkin her şeyi özlüyorsun.
Dedim; "elbet, ne zaman isterseniz!"
Ertesi gün haydarpaşa'dan bilet almışlar üç çocuğum, yola koyulmuşlar. Dörtlü bir kompartımanı paylaşıyorlar ama biri, yaşlı bir amcaları. Gebze'yi geçince, amcam açmış bohçasını, içinden çıkarmış soğanla ekmeğini, hatır hutur ısıra ısıra yemeye başlamış soğanını. Bir yandan da ekmeğini... sarımsak kırdığından başlıkta bahsedemedim, sınır var, biliyorsunuz başlıkta.
Yemek faslı bitince, bir de üstüne kısa maltepe sigarası! Oh... uykusu da gelmesin mi! Çıkarmış ayakkabılarını, sızıvermiş oracıkta. Çocuklarım da yorulmuşlar, onlar da uykuya dalmışlar
Elbet... iki paket bisküvi, üç de süt içtikten sonra.
Ha bir de amcanın gece uyurken osurduğundan, horul horul horladığından; çocukların korkup, üçünün birden kompartımandan kaçtıklarından bahsedecektim ama vaktinizi almayayım.
Yerköy'de ben karşıladım onları. Bölüğe gittik, öğlen yemeğimizi
Birlikte yedik. Bir otele yerleştirdim, "akşam görüşmek üzere" dedim...
Hayat çok kısa.
iki sene sonra, bu çocuklarımdan birini kaybettim; alerjik sinüzitten. Biri şu anda paris'te, bir café işletiyor, hâli vakti yerinde. Diğeri, izmir'de bir sokakta takı satıyor karısıyla birlikte.
2021...
Ben hocalık yapıyorum, avcılar'ın bir köşesinde. 2019 senesinin, istanbul için söylüyorum, en başarılı antrenörüyüm. (Üç ikincilik, bir küme yükseltme, bir de kurulduğundan beridir ilk defa bir ortaokulu şampiyon yapmak bazında)
Onlar gibi öğrencilerim sayesinde oldu işte tüm bunlar. Her be kadar ben de elbet onlara iyi davransam da, onlar da bana hep ama hep vefakâr oldular.
Kalan ikisiyle hâlâ daha görüşüyorum. Gideni de her ay mezarında öpüyorum.
Vefa iyidir. Ve geçici değildir.
-ergun'a-
(bkz: caz)
https://galeri.uludagsozl...s-g%C3%B6lgeleri-2180168/
Bu nedir lan?
Yakında götünüzü de siktireceğiniz dildo mu amk? Artık onları da mı sergiliyorsunuz?!
Bu nedir lan?
Yakında götünüzü de siktireceğiniz dildo mu amk? Artık onları da mı sergiliyorsunuz?!
Akp' yi eleştiren herkese "vatan haini" diyen tiplerle kesinlikle benzeşmiyor. O yüzden rahat olsunlar. Onların da sırası gelecek.